9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 2. Dönem 1.Yazılı Soruları 1. Sermet Bey, bir hafta sonra kalabalık ailesiyle köşke taşındı. Halis bir zevk ehliydi. Her gece çalgı, çağanak, yemek, içmek, keyif, sofa gırla giderdi. Daima kadın akrabalarından kadın erkek 4-5 misafiri bulunuyordu. Sermet Türkiyeliydi fakat Avrupalıların "gündüz cefa gece sefa" düsturunu kabul etmişti. Çocukları mektebe giderdi. Bu metin hangi bakış açısı ile yazılmıştır? (5P) 2. Yukarıdaki şiirin ahenk öğelerini bulunuz. (2×5=10P) Kafiyesi: 3. Verilen kavramları kısaca açıklayınız. (10P) Pastoral Şiir: 4. Verilen şiirle ilgili yargıları doğru-yanlış durumuna göre işaretleyiniz. (2×5=10P) Düz uyak düzeni vardır. ( ) 5. 2.Şiir: Verilen şiirlerin türünü belirleyiniz. (10P) 1.Şiirin Türü: 6. Verilen boşlukları uygun şekilde doldurunuz. (2×5=10P) Dünya edebiyatında yazılan ilk
roman .........................’in yazdığı ............................ adlı eserdir. 7. Çeşme
bir gün yanındaki selviye: Bu metinde kullanılan edebi sanatları yazınız. (5P) 8. Yukarıda verilen şiirin teması nedir? Yazınız. (5P) 9. Aşağıda verilen yazma aşamalarının yanına yapılış sırasını yazınız. (2×5=10P) Kaynak taraması yapma ve ilgili bölümleri seçme 10. değil ki her yaptığı hoş karşılansın. bağlı bir adamdı. acıyla kıvrandı. Yukarıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözlerden hangi ikisi mecaz anlamda kullanılmıştır? (5P) A) I ve II 11. İlk çıktığında bu dergide pek çok ünlü kalemyazılar yazıyordu. Bu cümlede altı çizili söz "yazar" yerine kullanılmıştır. Aşağıdakilerden hangisinde benzer bir kullanım söz konusudur? (5P) A) Bu derginin son sayısında atasözleri ile ilgili bir yazı vardır. 12. Sait Faik’in öykülerinin en önemli özelliği anlatımdaki yalınlıktır; anlattıkları zenginleşen duyarlıklardan ve üstü kapalı kırgınlıklardan örülüdür. Bu cümle ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez? (5P) A) Soyut isimler kullanılmıştır. 13. Aşağıda verilen iki metni içerik ve anlatım açısından karşılaştınız. Her iki metnin benzerlik ve farklılıklarını açıklayınız. (10P) Okumak "Bir yazı okudum geçenlerde. Bir gazetede mi, bir dergide mi çıktı? Kimindi? Unuttum şimdi. Yalnız şunu biliyorum: Beğenmedim o yazıyı. Yalnız beğenmemek değil, iyice kızdım, tepem attı. Yazar, şu ağırbaşlı, bilgin denen kimselerden olacak; öğütler veriyordu gençlere, kitabı nasıl okumalı, onu anlatıyordu. Siz de bilirsiniz öylelerinin bu konuda neler söylediklerini. İyi seçeceksiniz okuyacağınız kitabı; değersizine para da vermeyeceksiniz, vaktinizi de harcamayacaksınız. Seçtiniz, iyisini buldunuz mu.. Ama nedir iyisini bulmanın yolu? Olur olmaz kitabı almayacaksınız, peki! Olur olmaz kitabı almayınca da hangisi iyidir, hangisi kötüdür, nasıl anlayacaksınız? Benim de şu sorduğuma bakın! Bilmezmişim gibi iyi kitabın nasıl seçildiğini. Bilenlere sorarsınız, seçmişlere sorarsınız. Örneğin o yazıyı yazana sorarsınız, o bilir elbette hangi kitapların okunması gerektiğini." Nurullah Ataç Okuma "Okuma eylemi, gözlerin ve ses organlarının çeşitli hareketlerinden ve zihnin anlama ve kavrama çabasından oluşan karmaşık bir etkinliktir. İyi bir okuma, bu hareketlerin uyumlu olmasına bağlıdır. Okumanın her derste önemli bir yeri vardır. Öğrenme, büyük ölçüde okumaya dayanır. Bütün derslerin okumayı gerektirdiği göz önünde tutulacak olursa iyi okuyamayana ve okuduğunu anlamayan bir öğrencinin başarılı olamayacağı açıktır. Eskiden gözün satır üzerinde soldan sağa doğru harfleri seçerek sözcükleri tanıdığına, böylece okumanın gerçekleştiğine inanılırdı. Oysa günümüzde yapılan araştırmalarda, gözün satır üzerinde belli bir noktada odaklandığı, sonraki bir noktaya sıçrayarak ilerlediği kanıtlanmıştır." Şerif Aktaş – Osman Gündüz |