Meslek hastalıkları kitabı ile iş sağlığının kurucusu

1) 17. ve 18. yüzyılda yaşayan, kurşun ve cıva zehirlenmelerini inceleyerek belirtilerini saptayan, iş-işçi uyumunun iş verimi üzerinde etkili olduğu düşüncesini ortaya koyarak bir anlamda ergonominin ilkelerini 17. yüzyılda açıklayan İtalyan bilim insanı aşağıda belirtilenlerden hangisidir?

A) Hipokrates
B) Heredotos
C) Nicander
D) Ramazzini

Açıklama: 1633 ile 1714 yılları arasında yaşayan, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda önemli çalışmalar yapan İtalyan Bernardino Ramazzini, felsefe ve tıp okuyarak yetişmiş ve Padova Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapmıştır. Uzun incelemeler sonucu 1713 yılında yayınladığı “De Morbis Artificum Diatriba” isimli kitabında özellikle iş kazalarını önlemek için iş yerlerinde koruyucu güvenlik önlemlerinin alınmasını önermiştir. Asıl uzmanlığı epidemiyoloji olduğu halde meslek hastalıkları konusunda üne kavuşmuş ve işçi sağlığının kurucusu sayılmıştır. Ramazzini, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili sayısız çalışmalar yapmış, çok önemli bilimsel görüş ve öneriler getirmiştir. Hipokrates çağından bu yana hastalara sorulan gelenekselleşmiş sorulara işçi sağlığı ve iş güvenliği ilkesini eklemiştir. Bu ilke, kişinin karşılaştığı etkenlerin bilinmesi ile sonuca kolayca ulaşılmasını sağlamıştır. Kurşun ve cıva zehirlenmelerini incelemiş ve belirtilerini saptamıştır. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili korunma yöntemleri üzerinde durmuş, işyerlerinin sıcaklık derecesinden, işyeri havasında bulunabilecek zararlı etkenlerden ve bunların giderilmesi için alınması gerekli önlemlerden ve havalandırma yöntemlerinden söz etmiştir. İşyerlerindeki çalışma ortamından kaynaklanan olumsuz koşulların düzeltilmesi ile iş veriminin artacağını ileri sürmüştür. İşyerlerinde işçinin çalışma şeklinin, iş-işçi uyumunun sağlık ve iş verimi üzerinde etkili olduğu düşüncesini ortaya koyarak ergonomi ilkelerini daha 17. yüzyılda açıklamıştır.

Cevap: D

2)Endüstri sağlığının babası olarak aşağıdakilerden hangisi kabul edilir?

A) George Bauer
B) Bernardino Ramazzini
C) Georgius Agricola
D) Sir Percival Pott

Açıklama: İşyeri hekimliğinin tarihçesi şu şekilde özetlenebilir:

Heredotos (M.Ö. 484-425) ilk kez işçilere yeterli besin verilmesi üzerinde durmuştur.

Plato (M.Ö. 254-184) bazı esnaf ve zanaatkârların çalışma pozisyonlarından ileri gelen şekil bozuklukları ile ilgili bilgi vermiştir.

Hipokrates (M.Ö. 460-370) ilk kez kurşunun zararlı etkileri üzerinde durmuş, kurşun koliğinden söz ederek onu tanımlamış, aynı zamanda halsizlik, görme bozuklukları ve felçler ile kurşuna maruziyet arasında ilişki bulunduğuna dikkat çekmiştir.

Juvenal (M.S. 60-140) demircilerin göz lezyonları ile ayakta durarak çalışanların varislerinden söz etmiştir.

Agricola (1494-1555) “De Re Metallica” adlı yapıtında, madencilerde ortaya çıkan hastalıkları tanımlamış, bunlara karşı korunma önlemlerini anlatmış, toza karşı maden ocağının havalandırılmasından, iş kazalarından ve korunma yöntemlerinden söz etmiştir.

Paracelsus (1493-1541) madencilerde ve baca temizleyicilerinde meslek hastalıkları saptamış, “De Morbis Metallicis” adlı kitabında, bu gün pnömokonyoz diye bilinen kronik akciğer hastalıklarının klinik tablosunu çizmiş ve “meslek hastalıkları riskinin artması, endüstriyel gelişmenin sonucudur”demiştir.

İş sağlığının babası olarak bilinen italyan hekim Bernardino Ramazzini (1633-1714), Modena Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde epidemiyoloji profesörü olarak görev yapmıştır. Daha önceki yıllarda Modena ve Padova şehirlerinde doktorluk yaparken işyerlerini ziyaret etmiş ve buradaki gözlemlerini de ekleyerek “De Morbis Artificum Diatriba” adlı kitabını yazmıştır. Ramazzini, o dönemde var olan hemen her meslek grubunun sağlık risklerinden, risklere karşı alınacak güvenlik önlemlerinden ve hatta işçinin çalışma pozisyonu, iş-işçi uyumu gibi ergonominin temel ilkelerindensöz etmiştir. Hipokrates çağından bu yana, hastalara sorulan klasik soruların yanına “ne iş yaparsınız?” sorusunu ekleyerek genel kural haline getiren Ramazzini, hastalık ile iş arasında ilişki kurarak, etiolojikfaktörü saptamayı amaçlamıştır.

Robert Owen (1771 -1858), iskoçya’daki fabrikasında on yaşının altında kimseyi çalıştırmadan, çalışma saatini azaltarak, gençler ve yetişkinler için eğitim programları hazırlayarak ve işyerindeki çevre koşullarını düzelterek ticari başarısının devam ettiğini göstermiştir. 1802 yılında İngiltere Parlamentosu’nda “Çırakların Sağlığı ve Morali” adlı yasanın çıkarılmasında rol oynamış, günlük çalışma süresini 10 saate düşüren yasanın çıkması için parlamento üyelerini teşvik etmiştir.

ingiltere’de; 1833 yılında “Fabrikalar Kanunu” ile iş müfettişlerine işe giriş muayenesi yapmak üzere doktor atama yetkisi verilmiştir. 19. yüzyılın sonlarına doğru periyodik muayene ve hasta işçilerin çalışmalarını erteleme (rapor) yetkisi hekimlere verilmiştir.

Cevap: B

3)Aşağıdakilerden hangisi “iş hastalıkları işyeri ortamında incelenir” ilkesini getirmiştir?

A) Paracelsus
B) Agricoia
C) Ramazzini
D)Nicander

Açıklama: Geçmişteki çalışmalar arasında, endüstriyel tıbbın babası olarak anılan Ramazzini’nin “De Morbis Artificum Diatriba” adlı kitabının özel yeri vardır. Kitapta, günümüzdeki hastalıklar şaşılacak isabetle tanımlanmaktadır. Ramazzini’yi eşsiz kılan şu evrensel kuralıdır: İş hastalıkları işyeri ortamında incelenir; hastane kovuşlarında değil…

Cevap: C

4)M.S. 23 ile 79 yılları arasında yaşamış olan, çalışma ortamındaki tehlikeli tozlara karşı çalışanların korunması amacıyla maske yerine geçmek üzere başlarına torba geçirmelerini öneren aşağıdakilerden hangisidir?

A) Nicander
B) Juvenal
C) Plini
D) Paracelsus

Açıklama: M.S. 23 ile 79 yılları arasında yaşamış olan Plini, çalışma ortamındaki tehlikeli tozlara karşı çalışanların korunması amacıyla maske yerine geçmek üzere başlarına torba geçirmelerini önermiştir.

Cevap: C

5)”Her madde zehirdir ve zehir olmayan madde yoktur. Zehir ile ilacı ayıran dozdur.” diyerek toksikolojinin temelini atan bilim adamı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hipokrates
B) Juvenal
C) Paracelsus
D) Ramazzini

Açıklama: Paracelsus, “Her madde zehirdi ve zehir olmayan madde yoktur. Zehir ile ilacı ayıran dozdur.” diyerek toksikolojinin temelini atmıştır.

Cevap: C

6)Aşağıdakilerden hangisi “Bel Kemiği Eğriliklerinde Sık Görülen Alt Taraf Organlarındaki Felçler Üstüne” adındaki kitabında özellikle baca temizleyicilerinde görülen skrotum kanserlerinin nedeni olarak is üzerinde durmuş ve bunu bir meslek hastalığı olarak nitelendirmiştir?

A) Michael Sadler
B) RobertOvven ichael Sadler
C) Thomas Morison Legge
D) Percival Pott

Açıklama: 1714 ile 1788 yılları arasında yaşayan Percival Pott, “Bel Kemiği Eğriliklerinde Sık Görülen Alt Taraf Organlarındaki Felçler Üstüne” adındaki kitabında özellikle baca temizleyicilerinde görülen skrotum kanserlerinin nedeni olarak is üzerinde durmuş ve bunu bir meslek hastalığı olarak nitelendirmiştir.

Cevap: D

7)1832 yılında parlamentoya yeni bir yasa önerisi getirerek 1833 yılında “Fabrikalar Yasası” adı altında yürürlüğe girmesini sağlayan aşağıdakilerden hangisidir?

A) MichaelSadler
B) RobertOwen
C) Thomas Morison Legge
D) Percival Pott

Açıklama: Michael Sadler, 1832 yılında parlamentoya yeni bir yasa önerisi getirmiş ve 1833 yılında “Fabrikalar Yasası” adı altında yürürlüğe girmesini sağlamıştır. Bu yasa ile fabrikaların denetimi için müfettiş atanması zorunlu kılınmış, 9 yaşın altındaki çocukların işe alınması ve 18 yaşından küçüklerin ise 12 saatten fazla çalıştırılmaları yasaklanmıştır.

Cevap: A

8) 1802 yılında “Çırakların Sağlığı ve Morali” yasasını çıkararak iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin ilk yasal düzenlemeyi yapan ülke aşağıdakilerden hangisidir?

A) Fransa
B) İngiltere
C) İtalya
D) ABD

Cevap: B

9) İlk iş sağlığı yasası hangi ülkede çıkmıştır?

A) İngiltere
B) Fransa
C) ABD
D) Almanya

Açıklama: Endüstri sağlığı meselelerinin devlet tarafından ele alınması, ingiltere’de sanayi devrimi hareketlerinin hızlanmaya başladığı devrelere rastlamaktadır. İngiltere’de, 1802 yılında Sağlık ve Ahlakın Korunması Kanunu ve bunu izlemek üzere 1833 yılında Fabrikalar Kanunu yayınlanmıştır. Fabrikalar Kanunu’nda iş güvenliği müfettişliği öngörülmüştür.

Cevap: A
10)İş sağlığı ve güvenliğinin tarihsel gelişim sürecine ilişkin olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) İş sağlığına yönelik sistematik çalışmalar esas olarak Sanayi Devrimi ile İngiltere’de başlamış ve günlük çalışma saati 19. yüzyılda 12 saate indirilmiştir.
B) İş sağlığı ve güvenliği, iş yerlerindeki çalışma koşullarının sağlık ve güvenlik içinde olmasını temin eden ve sonucunda iş kazaları ile meslek hastalıklarını azaltan bir bilimdir.
C) Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki ilk iş sağlığı ve güvenliği kuralları Polis Nizamnamesi ile
hazırlanmış ve uygulanmıştır.
D) İtalyan Ramazzini 17. yüzyıldaki sayısız çalışmaları ile iş sağlığı ve güvenliği ilkelerinin kurucusu
sayılmaktadır.

Açıklama: Polis Nizamnamesi, polislerin çalışma koşullarını düzenleyen 1845 tarihli nizamnamedir. İşçilerin greve gitmesini önlemek amacıyla polislere bu konuda birtakım görev ve yetkiler vermesinden ötürü Türkiye’nin sosyal politika tarihi açısından da önemlidir. Dönemin koşullarını dikkate aldığında Osmanlı İmparatorluğu döneminde ne bilinçli bir işçi sınıfının varlığından ne de onların örgütlenmesinden bahsetmek mümkündür.

Cevap: C

11)Osmanlı İmparatorluğu döneminde hazırlanan ve 100 maddeden oluşan, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili ilk yasal belge aşağıdakilerden hangisidir?

A) Polis Nizamnamesi
B) Dilaver Paşa Nizamnamesi
C) Maadin Nizamnamesi
D) Ereğli Maden-i Hümayun İdaresinin Nizamnamesi

Açıklama: Üretimi artırmak amacıyla 1865 yılında Madeni Hümayun Nazırı Dilaver Paşa tarafından bir tüzük hazırlanmıştır. Ancak padişah tarafından onaylanmadığı için bir tüzük niteliği kazanamamış olan Dilaver Paşa Nizamnamesi, çalışma koşullarına ilişkin olarak getirdiği düzenlemeler yanında, madende bir hekim bulundurulmasını da hükme bağlamıştır. Kömür madenlerinde çok sık görülen iş kazalarına ilişkin olarak ise bir hüküm getirilmemiştir. 100 maddeden oluşan Dilaver Paşa Nizamnamesi daha çok üretimin artırılmasına yönelik olmasına karşın, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili ilk yasal belge olması açısından önemlidir.

Cevap: B

12)”Kazaya maruz kalanlara veya ailesine mahkeme tarafından hükmedilecek tazminat işveren tarafından ödenecektir.” hükmünü getiren ve iş güvenliği konusunda Osmanlı İmparatorluğu döneminde Tanzimat’tan sonra çıkarılan önemli yasal düzenleme aşağıdakilerden hangisidir?

A) Dilaver Paşa Nizamnamesi
B) Askeri Fabrikalar Nizamnamesi
C) Polis Nizamnamesi
D) Maadin Nizamnamesi

Açıklama: Tanzimat’tan sonraki ikinci önemli belge olan Maadin Nizamnamesi, genellikle iş güvenliğini ilgilendiren önemli hükümler getirmiştir. Bu tüzüğün getirdiği yenilikler ve önemli hükümler şunlardır: İşveren iş kazasının oluşmasını önlemek için gerekli önlemleri alarak iş güvenliğini sağlamak zorundadır. Kazaya maruz kalanlara veya ailesine mahkeme tarafından hükmedilecek tazminat işveren tarafından ödenecektir. Kaza, işverenin kötü yönetim ve denetimi veya gereken önlemlerin yasalara uygun olarak yerine getirilmemiş olması nedeniyle meydana gelmiş ise, işveren ayrıca 15-20 altın tutarında tazminat ödeyecektir. Havzada her işveren, diplomalı bir hekim çalıştırmak ve eczane bulundurmak zorundadır.

Cevap: D

13) 16 Haziran 1937 tarihinde yürürlüğe giren Cumhuriyet dönemindeki ilk İş Kanunu aşağıdakilerden hangisidir?

A) 931 sayılı İş Kanunu
B) 3008 sayılı İş Kanunu
C) 1475 sayılı İş Kanunu
D) 4857 sayılı İş Kanunu

Açıklama: 1936 yılında yürürlüğe giren ve çalışma yaşamının birçok sorunlarını kapsayan 3008 sayılı İş Kanunu ile ülkemizde ilk kez iş sağlığı ve güvenliği konusunda ayrıntılı ve sistemli bir düzenlemeye gidilmiştir. 3008 sayılı İş Kanunu 8 Haziran 1936 tarihinde kabul edilmiş, 16 Haziran 1937 tarihinde yürürlüğe girmiş ve 1967 yılına kadar uygulamada kalmıştır.

Cevap: B

14)1930 yılında yürürlüğe giren ve 180. maddesi ile işyerlerine sağlık hizmeti götürecek iş yeri hekiminin çalıştırılmasına ve diğer revir, hastane gibi kuruluşlara ilişkin düzenlemeleri içeren Kanun aşağıdakilerden hangisidir?

A) 931 sayılı İş Kanunu
B) 3008 sayılı İş Kanunu
C) 818 sayılı Borçlar Kanunu
D) 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu

Açıklama: 1930 yılında yürürlüğe giren 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 7. kısmı iş sağlığı ve güvenliği yönünden bugün bile çok önemli olan hükümler getirmiştir. İşyerlerine sağlık hizmetinin götürülmesi görüşü bu yasa ile başlamıştır. Kanunun 179. maddesi işçilerin işyerinde çalıştırıldıkları sürece sağlık ve güvenliklerinin korunması amacıyla tüzükler çıkarılmasını öngörmüştür. 180. maddesi ise işyerlerine sağlık hizmeti götürecek iş yeri hekiminin çalıştırılmasına ve diğer revir, hastane gibi kuruluşlara ilişkin düzenlemeleri içermektedir.

Cevap: D

15)Aşağıdakilerden hangisi iş sağlığı ve güvenliğinin amaçlarından biri değildir?

A) Çalışanları korumak
B) Üretim güvenliğini sağlamak
C) İşletme güvenliğini sağlamak
D) Malul kalanları rehabilite etmek

Açıklama: İş sağlığı ve güvenliğinin amacının; çalışanları korumak, üretim güvenliğini sağlamak ve işletme güvenliğini sağlamak olduğu kabul edilir.

Cevap: D

16) “Her işçinin, sağlığını, güvenliğini ve saygınlığını gözeten çalışma koşullarına sahip olma hakkı vardır.” hükmünün yer aldığı belge aşağıdakilerden hangisidir?

A) Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
B) Avrupa Sosyal Şartı
C) ILO’nun Amaç ve Hedeflerine İlişkin Filadelfiya Bildirgesi
D) Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı

Açıklama: Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın 31. maddesine göre; her işçinin, sağlığını, güvenliğini ve saygınlığını gözeten çalışma koşullarına sahip olma hakkı vardır.

Cevap: D

17)Kaza piramidi dikkate alındığında 330 kaza olayının sırasıyla kaçı maddi hasarla, kaçı uzuv kaybıyla ve kaçı ölümle sonuçlanmaktadır?

A) 200-129-1
B) 300-29-1
C) 300-28-2
D) 310-18-2

Açıklama: Ağır yaralanma ya da ölümle sonuçlanan her kazanın temelinde 29 uzuv kayıplı ve 300 yaralanma meydana gelmeyen olay vardır (1-29-300 oranı). Bu prensipten, özellikle “kazaya ramak kaldı” olaylarının nedenlerinin çok iyi incelenerek sebeplerinin ortadan kaldırılması gerektiği anlaşılmaktadır. 1 -29-300 kuralının önemli bir özelliği de, bir işletmede olabilecek kazalar hakkında önceden tahmin yapma olanağını sağlamasıdır. İş kazaları istatistikleri yapılan işyerlerinde önceki yıllara göre elde edilen kaza sıklığı ve kaza ağırlığı oranları, bir sonraki yıl için gerçekleşebilecek iş kazaları için yaklaşık tahmin olanağı vermektedir.

Cevap: B

18)Aşağıdakilerden hangisi/hangileri iş sağlığı ve güvenliğinin temel prensiplerinden değildir?

I.Çalışan sağlığının korunması
II.Mesleki risklerin araştırılması
III.Makine verimliliğinin artırılması
IV.Tehlikeli hareket ve durumların önlenmesi

A) Yalnız l
B) l,ll,IV
C) Yalnız III
D) II, III

Açıklama: Bir işletmede, fabrikada veya iş kolunda yürütülecek iş güvenliği çalışmalarında ve her türlü iş güvenliği problemlerinin çözümünde göz önünde tutulması ve dikkate alınması gereken 10 temel kural vardır. Bu kurallara iş sağlığı ve güvenliğinin temel prensipleri denilmektedir. Mesleki riskleri azaltmak ve araştırmak, çalışanların sağlığını korumak, tehlikeli hareketleri ve durumları önlemek iş sağlığı ve güvenliğinin temel prensipleri arasında yer alırken makinenin verimliliğini artırmak bu temel prensipler arasında yer almamaktadır. Kaza olmadığı sürece makinenin bakımı uygun ve düzenli olarak yapılıyorsa verimliliği de artar. İş sağlığı ve güvenliğinin temel prensipleri şunlardır:

Tehlikeli hareket ve tehlikeli durumların önlenmesi esastır.

İş kazalarının % 88’i tehlikeli hareketlerden, % 10’u tehlikeli durumlardan, % 2’si kaçınılmaz ve sebebi bilinmeyen hareketlerden kaynaklanmaktadır.

Kaza sonucu meydana gelebilecek zararın büyüklüğü kestirilemez, bu tamamen tesadüflere bağlıdır.

Ağır yaralanma ya da ölümle neticelenen her kazanın temelinde 29 uzuv kayıplı ve 300 yaralanma meydana gelmeyen olay vardır (1-29-300 oranı).

Tehlikeli hareketlerin nedenleri şunlardır:

İşçinin bünyeden ve doğal yapısından kaynaklanan şahsi kusurları (dikkatsizlik, laubalilik, umursamazlık)

Bilgi ve ustalık yetersizliği

İşçinin fiziki yetersizliği

Uygunsuz mekanik koşullar ve fiziki çevre

Kazalardan korunma metotları şunlardır:

Mühendislik ve revizyon

ikna ve teşvik

Ergonomiden yararlanma

Disiplin kuralları

Kazalardan korunma yöntemleri ile üretim, maliyet ve kalite kontrolü metotları benzerlik ve paralellik arz etmektedir.

İş güvenliği ile ilgili çalışmalarla konulacak kurallara ve alınacak tedbirlere, üst düzey yöneticileri katılmalı ve sorumluluğa ortak olmalıdırlar.

Formen, ustabaşı ve benzeri ilk kademe yöneticiler kazalardan korunmada en önde gelen personellerdir.

iş güvenliği çalışmalarına yön veren insani duyguların yanında, iş güvenliğinin sağlanmasında itici rol oynayan iki mali faktör vardır.

Güvenli bir işletmede üretim artıp maliyet düşecektir.

Kaza meydana geldiğinde yapılacak ödemeler, kazaları önlemek için yapılacak harcamaların yaklaşık beş katı olacaktır.

Cevap: C

19)Kazalara sebep olan dikkatsizlik, pervasızlık, asabiyet, dalgınlık, önemsemezlik ve ihmal gibi kusurlar kaza zincirinin beş temel faktörünün hangisi içinde yer alır?

A) Kişisel kusurlar
B) Tehlikeli hareket-tehlikeli durum
C) İnsanın tabiat şartları karşısındaki zayıflığı
D) Kaza olayı

Açıklama: Kazalar incelendiğinde beş temel faktörün arka arkaya dizilmesi sonucu meydana geldiği anlaşılmaktadır. Bu beş temel faktöre kaza zinciri denir. Bunlardan biri olmadıkça bir sonraki meydana gelmemekte ve zincir tamamlanmadıkça kaza ve yaralanma olmamaktadır. Kaza zincirini oluşturan faktörler şunlardır:

İnsanın doğal yapısının mekanik kuvvetler karşısındaki zayıflığı: İnsanın tabiat şartları karşısında doğal yapısından gelen zayıflığı kazaların ilk temel sebebidir. Eğerinsanlar doğa karşısında zayıf olmasaydı kazalar olmazdı.

Kişisel kusurlar: Dikkatsizlik, pervasızlık, asabiyet, dalgınlık, önemsemezlik ve ihmal gibi kişisel kusurlar kazaların ikinci temel sebebidir. Bu kusurlar zayıflığın kişisel boyutu olup, şahsın yanlış ya da gereksiz hareket yapmasına neden olur. İnsanların bu kusurları eğitim ve disiplinle kısmen önlenebilse de, iş güvenliği bilimi, kişisel kusurların psikososyal ve çevresel etkiler nedeni ile de ne zaman ortaya çıkacağının bilinememesinden bu konu ile uğraşmaz ve insanı kusurlu bir varlık olarak kabul eder.

Tehlikeli hareket-Tehlikeli durum: İnsanın şahsi kusurlarının bir kazaya sebep olması için tehlikeli hareket yapması gerekir. Ancak yalnız başına tehlikeli harekette bir kazaya sebep olmaz. Kazanın meydana gelmesi için birde tehlikeli durumun bulunması şarttır. Kaza ancak bu iki hususun aynı anda üst üste gelmesi hallerinde oluşur.

Kaza olayı: Yukarıda belirtilen üç unsurun arka arkaya gelmesi de önceden planlanmayan ve bilinmeyen, zarar vermesi muhtemel bir olayın meydana gelmesi için kâfi değildir. Bir de kazanın bütün unsurları ile gerçekleşmesi, yaralanma ya da zararın meydana gelmesi için kaza olayına ihtiyaç vardır. Bu da kaza zincirinin dördüncü halkasını teşkil eder.

Yaralanma (zarar veya hasar): Bir kazanın kaza tanımındaki durumuna gelmesi için yaralanma (zarar veya hasar) safhasının da bulunması gereklidir. Bu husus kaza zincirinin son halkasıdır.

Cevap: A

20)Aşağıdaki kaza zincirini meydana getiren sebeplerden hangisi kişisel kusurlar içinde yer almaktadır?

A)Tabiat şartları
B) Dikkatsizlik
C) Makine hatası
D) Fiziki yapı

Açıklama: Soru 5’in açıklamasına bakınız.

Cevap: B

21) İş sağlığı ve güvenliği kurullarınca iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun olarak verilen kararlar ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

A) İşveren kurul kararlarını uygulamakla yükümlüdür.
B) İşveren maddi olanaklar ölçüsünde kurul kararların uygulamakla yükümlüdür.
C) Kurul kararları işverene tavsiye niteliğindedir.
D) İş güvenliği uzmanı kurul kararlarını uygulamakla yükümlüdür.

Açıklama: 6331 İSG kanunun 22 madde verilen kararları uygulamakla yükümlüdürler. 

Cevap: A

22)Kazaların meydana geldiği kurumlarda, güvenliği yüksek olan kurumlarda ve kurumsal değişimin sahne olduğu yerlerde güvenlik kavramının çerçevesinde yer alan ilgili değişkenleri belirlemek şeklinde yapılan çalışmalar, güvenlik kültürünün belirlenmesine ilişkin yöntemlerden hangisidir?

A) Olay çalışmaları
B) İş analizi çalışmaları
C) Psikometrik uygulamalar
D) Karşılaştırmalı çalışmalar

Açıklama: Bekleneceği gibi “güvenlik kültürü” ve “iklimi” süregelen tartışmaların yansımalarını bünyesinde taşımaktadır. Ayrıca, araştırmacıların araştırmalarını önceden belirlenmiş hedef bir kitle üzerinde yapmamaları, ortak boyutların belirlenmesindeki zorluklar, kapsamlı modellerin azlığı ve kültürün hem neden hem de sonuç olarak etki etmesi işleri daha da zorlaştırmaktadır. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, 1991 yılı raporunda “güvenlik kültürünün göstergelerini” farklı seviyelerde ölçmeyi amaçlayarak 143 soru belirlemiştir. Soru sayıları ve bu sorulardan elde edilecek boyutların kuruma göre farklılık göstermesi beklenmekle birlikte ölçülmesi gerekenden çok ölçülebilir olanlar üzerine yoğunlaşılması cevap aranması gereken bir başka noktayı daha göstermektedir. Sektörel ve bağlamsal etkenleri dikkate alarak geliştirilecek uygulamalarda “güvenlik kültürünün” belirlenmesi için üç yöntem önerilmiştir.

Olay çalışmaları: Niteliksel yöntemlerin kullanıldığı çalışmalardır. Mülakat, arşiv veya doküman analizi, grup tartışmaları ve gözlem kullanılan ana yöntemler olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmalar; kazaların meydana geldiği kurumlarda, güvenliği yüksek (kaza sayısı az) olan kurumlarda ve kurumsal değişimin sahne olduğu yerlerde güvenlik kavramının çerçevesinde yer alan ilgili değişkenleri belirlemek şeklinde yapılmaktadır.

Karşılaştırmalı çalışmalar: Bu tür çalışmalarda kaza sayısı yüksek ve düşük olan birim veya kurumlar karşılaştırılarak birbirlerinden ayrıldıkları noktalar ve bunların güvenlik ile ilişkisi araştırılmaktadır.

Psikometrik uygulamalar: Bu yöntemde hâlihazırda yapılandırılmış anketler kullanılarak ilgili kurumda güvenlik kültürünün ana etmenleri belirlenmeye çalışılmaktadır.

Cevap: A

23)Aşağıdakilerden hangileri sektörel ve bağlamsal etkenleri dikkate alarak geliştirilecek uygulamalarda “güvenlik kültürünün” belirlenmesi için önerilen yöntemlerdendir?

I. Karşılaştırmalı çalışmalar
II. İş analizi çalışmaları
III. Psikometrik uygulamalar
IV. Olay çalışmaları

A) I, II, III
B) I, III, IV
C) I, III
D) II, IV

Açıklama: Bekleneceği gibi “güvenlik kültürü” ve “iklimi” süregelen tartışmaların yansımalarını bünyesinde taşımaktadır. Ayrıca, araştırmacıların araştırmalarını önceden belirlenmiş hedef bir kitle üzerinde yapmamaları, ortak boyutların belirlenmesindeki zorluklar, kapsamlı modellerin azlığı ve kültürün hem neden hem de sonuç olarak etki etmesi işleri daha da zorlaştırmaktadır. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, 1991 yılı raporunda “güvenlik kültürünün göstergelerini” farklı seviyelerde ölçmeyi amaçlayarak 143 soru belirlemiştir. Soru sayıları ve bu sorulardan elde edilecek boyutların kuruma göre farklılık göstermesi beklenmekle birlikte ölçülmesi gerekenden çok ölçülebilir olanlar üzerine yoğunlaşılması cevap aranması gereken bir başka noktayı daha göstermektedir. Sektörel ve bağlamsal etkenleri dikkate alarak geliştirilecek uygulamalarda “güvenlik kültürünün” belirlenmesi için üç yöntem önerilmiştir.

Olay çalışmaları: Niteliksel yöntemlerin kullanıldığı çalışmalardır. Mülakat, arşiv veya doküman analizi, grup tartışmaları ve gözlem kullanılan ana yöntemler olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmalar; kazaların meydana geldiği kurumlarda, güvenliği yüksek (kaza sayısı az) olan kurumlarda ve kurumsal değişimin sahne olduğu yerlerde güvenlik kavramının çerçevesinde yer alan ilgili değişkenleri belirlemek şeklinde yapılmaktadır.

Karşılaştırmalı çalışmalar: Bu tür çalışmalarda kaza sayısı yüksek ve düşük olan birim veya kurumlar karşılaştırılarak birbirlerinden ayrıldıkları noktalar ve bunların güvenlik ile ilişkisi araştırılmaktadır.

Psikometrik uygulamalar: Bu yöntemde hâlihazırda yapılandırılmış anketler kullanılarak ilgili kurumda güvenlik kültürünün ana etmenleri belirlenmeye çalışılmaktadır.

Cevap: B

24)Aşağıdakilerden hangisi tehlikeli durumlar içinde yer almaz?

A) Uygun olmayan makine koruyucular
B) Yetersiz ve bakımsız bina, alet ve makineler
C) Yetersiz aydınlatma ve havalandırma
D) Kişisel koruyucuları kullanmama

Açıklama: Tehlikeli durumlar:

Koruyucusuz veya koruyucusu yetersiz makineler

Kusurlu veya noksan teçhizatlar

Bina yapısı ile ilgili bozukluklar

Organizasyon, yerleşim bozukluğu veya düzensizliği
Kötü termal şartlar (ısıtma-havalandırma)

Kaygan, zayıf ve arızalı zeminde çalışma

Güvenliksiz istifleme

Elektrik tesisatının uygunsuzluğu ve kötü aydınlatma Tehlikeli hareketler:

Koruyucuları kullanılmaz hale getirme

Güvenliksiz malzeme kullanma

Çalışan makineler üzerinde bakım, onarım ve temizlik yapma

Kişisel koruyucuları kullanmama

İş disiplinine uymama

İş yaparken gereken özen ve dikkati göstermeme

Cevap: D

25)Çalışma hayatında güvenlik kültürünün oluşmasında aşağıdakilerden hangisi/hangileri sorumludur?

A) İşverenler
B) İş sağlığı ve güvenliği kurulları
C) Devlet, sendikalar, işverenlerve çalışanlar
D) Çalışanlar

Açıklama: Güvenlik kültürü, ortak amaç olan iş güvenliğini ve yüksek kalitede hizmet sağlamayı ekip çalışması ile gerçekleştirmeyi hedefleyen bir yapıya sahiptir. Güvenlik kültürü, çalışma ortamının güvenliğini sağlamak amacıyla yönetimin ve işçilerin gerçekleştirdiği ortak taahhüttür. Eğitim ve güvenlik kültürü, çalışma yaşamında kalite ve verimliliğin sağlanması ve sürdürülmesinde en temel öğedir.

Cevap: C

İş sağlığının babası kim?

Asklepios, (Asclepius) (Yunanca Ἀσκληπιός, Latince Aesculapius) Yunan Mitolojisi'nde tıbbın ve sağlığın tanrısı. Apollon ve Koronis'in oğlu, Hygieia, Meditrina, Iaso, Aceso, Aglæa ve Panacea' nın babasıdır.

İş sağlığı ve güvenliği ilk ne zaman başladı?

Osmanlı İmparatorluğu döneminde işçilerle ilgili iş sağlığı ve güvenliği konularında ilk özel tedbirler, Ereğli Kömür Bölgesi ile sınırlı olmak üzere 1865 yılında çıkarılan 186 tarihli Dilaver Paşa Nizamnamesidir.

Paracelsus Kimdir İSG?

Paracelsus, maden işletmelerinde işyeri hekimi olarak çalışmış ve dünyadaki ilk iş hekimliği kitabı olan De Morbis Metallicis'i yazmıştır. Agricola ise ilk mineroloji bilgini olarak bilinir ve doktorluk yıllarında maden işçilerinin sorunlarını incelemiştir.

İş sağlığı ve güvenliği ne zaman kuruldu?

İş Sağlığı Güvenliği Yasası (Kanun No.6331), TBMM tarafından kabulünden sonra, 30 Haziran 2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazete'de ilan edilerek kısmen yürürlüğe girdi. Yasanın çıkışı, çok uzun süren bir serüven sonrası gerçekleşti.